Gerçeğe saplanıp kalmak, insanda sezgi yeteneğini köreltiyor. Hayatı bir denklem gibi görmeye başlıyor ve sonunda her şey kuru bir matematikten ibaret kalıyor. Yönleri ayırdığımız gibi kuzey güney, manyetik kutupları ayırdığımız gibi artı-eksi, bir bakmışsınız insanları, eşyaları, hayvanları ve bitkileri bile ayırmaya başlamışsınız. Ve sonunda booom bir sürpriz, her şey çok katlanılır olmuş, her şey çok yavan.
Çarşamba, Mayıs 01, 2024
Cumartesi, Nisan 13, 2024
Aklım…Hala çok dağınık, toplanacak gibi de durmuyor. Bırakayım dağınık mı kalsın yoksa bir yerden başlamalı mı bende bilmiyorum. Aslında bilebilir de, ama çok dağınık, o kadar dağınık ki bir şey yapma isteğimi benden çalıyor. İnsanın ümidini kırıcı bir dağınıklık bu. Planlar planlar, yapılması gerekenler ve ertelenenler. Ben iyi bir adam mıyım bilmiyorum, belki adam bile değilim. Ertelenmeden yapılmış bir mumum yakılmayı bekleyen. Elbet kendim yakacak değilim ya. Üşenmek, üşenmek, elinin uzanabileceği yerlere elini uzatmaktan imtina etmek. Neyse toparlanır inşallah. Ne de olsa dünya burası. Dağınıklar toparlanır, toparlanmışlar dağılır. Her şey olması gerektiği gibi olur(biz öyle olması gerektiğini düşünmesek bile)
Çarşamba, Mart 27, 2024
Salı, Mart 12, 2024
Ramazanın İlk Günü
Ramazan, sahur ve iftar. Ramazanlardan bir gün, başı belli sonu belli bir süreç. Bizi yaşatanın o olduğunu bildiğimiz için geçirdiğimiz bir süreç. Oruç başlı başına bir arınma, başlı başına bir varoluş süreci. Oruç seni üzüyorsa, yüzünü astırıyorsa, sabrını zorluyorsa, teslimiyetini sorgulatıyorsa ne kadar oruçtur değil mi? Bu ay böyle gelip geçecek en nihayetinde ve sonra bir yenisi gelecek. Sonra bir gün bizim için gelmeyecek. Yaşamak güzeldir, yaşadığını bilmek daha güzeldir. Peki ya aşkı bilmek? Aşk bir arınma, bir varoluş süreci değil midir? Aşkla tanışmak, aşkı tanımak, aşk tarafından sevilmek doyurulmak ne güzel sahurdur bilir misin? Ve yediğin o son lokma neyse aşka son bakış da odur. Yeni buluşmaya atılmış bir adımdır. Ve sonra aşksızlık. Yolun sonunda aşk olduğunu bildiğim bir aşksızlık. Aşk yokluğunda yüzünü astırıyorsa bu aşk olamaz ki, aşk yokluğunda sinirlendiriyorsa bu da aşk olamaz ki. Sabırla beklemek, aşkın verdiği arınmayı hücrelerinde hissetmek, sürecin kendisinin sonucun kendisi kadar önemli olduğunun farkına varmaktır. Bizi yaşatan nasıl oysa bu aşkı yaşatan da odur. Aşk dolu fotoğrafların olduğu bir odada saatimi kaybetmiş durumdayım. İftara ne kadar var bilmiyorum! Odam çok güzel, aşk çok güzel, eğer bir saatim olsaydı belki ona bakardım, aşkın sabırsızlığını yaşardım. Oysa şimdi her an sabırsız her an çok sabırlıyım. Elbet güzeldir güzel olan, elbet güzel olacaktır aşkın olduğun yer. Benim okunacak bir ezanım var iftar vakti geldiğinde.
Cuma, Mart 01, 2024
Baharın ilk günü
İnsan matematik değildir, ama matematikseldir. Yani kendince sürekli denklemler kurar, bu denklemleri zihninde eşitler buna göre de bir hayat muhasebesi oluşturur. Bu kimi zaman onu mutlu ederken kimi zaman da kaçınılmaz şekilde mutsuz eder. Aslında insanın hayat serüveni kazanmak arzusu ile kaybetmek korkusu terazisi üzerinde şekillenir. İnsan şüphesiz hep kazanmak isteyen tarafta olur. Kişisel bencilliği bunu ona öğütler. Kaybetmek korkusu insanı hep rahatsız eder. Ama tabi ki hiçbir kazanç ve hiçbir kayıp sonsuz değildir. Aslında sonsuz olabilir ama bir süre sonra kazanç ne kazançtır kayıp da ne de kayıp. Her şey aynı olsa bile vaziyet batında aynı görünse bile aslında hüviyet değiştirebilir. Dünün kazancı bugünün önemsizi olabilir. Dünün kaybı için de aynı şey geçerli. Bu denklemden kendini dışarıya çıkarabilen insan için gerçek mücadele başlar. Bu insanın içini gıcıklayan bir durumdur illa ki. Yani kazanmak ve kaybetmek dışında bakabilirsek olaylara, olayın tam olarak kendine yoğunlaşmış oluruz. Her şeyden arındırılmış bir saflıkla bir yaklaşmadır bu. Olması gereken bir yaklaşma belki de. Ya da başka seçeneği olmayan insanların kendini avuntusu.
Perşembe, Şubat 08, 2024
Elbet gelecek güzel haberler
Sunaklar sunulacak dipsiz kuyulara
Söz kendini muhabbete bırakacak
Parlayan gözlerin sarhoş ediciliğinde
Tüm kötü duygulara uzak olunacak
Sevdiğim anların ellerinde büyüyerek
Yasak olmuş olsa da tüm seviler
Haklı kılacak kendini kalbin en derinlerinde
Acı çekmeyi öğrendiğim kitaplardan
Yaralarımı sarmayı da öğrenir miyim?
Pazartesi, Şubat 05, 2024
orada uzak yakada
bir kalp anıyor tarihini
kuşku duymayan bir gerçeklikle
anısızlık biriktiriyor hayallerinin aksine
suratında bir soğukluk beliriyor
ne de olsa uykusu gelmeyecek öyle hemen
vahşi güvercinler uçuşacak sayılmaya değer
tutsağı olduğu düşünceler
şefkatle yaklaşmayacak
yaraları vardır hayatın diyor içindeki ses
yaraları vardır
duayla bulanmış yaraları
yaralanmaktan matuf gölgeleri
Cumartesi, Şubat 03, 2024
umutsuzluğa yer yok dehlizlerimde
ne de olsa ben her güzel ağacı yanlışlarıma benzetiyorum
ona sıkı sıkı sarılıp ömründen ömür alıyorum
durup durup ayırıyorum gökyüzündeki yıldızları
bir yer tasarlıyorum
sonsuzlukta
gölgesinde serinleyen ben
çamurla karışmış ayaklarımla
gömemedim kendine bakan yüreğimi
gidip döndüm öğrendim
nergis kokularının olduğu yerlerden
uzaktan geçen gemilerde kim var diye
düşlüyor buluyorum gözlerimi
ellerim boş
soğuk akıyor kanım
ağzımdan kelimeler çıkmaya tembel
canım sıkılıyor
yüzüm yüzünü arıyor
bu dünyanın hengamesinden arınmış bakışlarını
ırmaklara bakıyor
bir af diliyorum tanrımdan
bir yudum su içmek, bir dua etmek
ve sonra bir lokma ekmek
ve sonra üç beş kürek toprak
değişiyor sensizliğin halleri
bazen ağır geliyorum kendime
yolda yürürken ya da koltukta otururken
sensizlik bir yokuş kendime çıktığım
acımı yaşamak için
öfke mi? öfke neyi bastırır
hangi kaderi yansıtır
birbirine değemeyen iki diz
çiçekli yolda hiç yürümeyen iki ayak
imtihanın böylesi varken yok dayanak
madem herkesin bir derdi var
benim ki...
Salı, Aralık 26, 2023
Aşk bekler. Her anlamda. Bekler çünkü güzele olan inancı vardır. Bekler çünkü ummak bir doğa halidir. Aşk bekler. Ama aşkın kendisi beklemez. O gelir, başa gelir, en başta gelir, görür görmez gelir, yaşadıkça gelir, anladıkça gelir. Başa gelir ve baştan gitmez, baş gider aşk gitmez. Aşk bekler, sevgiliyi, sevilmeyi, sevmeyi, bakışları, gülüşleri ve güldürüşleri bekler. Aşkın beklemediği şeylerde vardır. Aşk özlemeyi beklemez, hep özler, çünkü aşk özle ilgilidir yani insanın ta içiyle. İçini öğrenirsin, içini tanırsın, içini zamanla tamamlarsın. Aşk özündendir, aşk özlemdendir. Aşk hayatın ve insanın özüdür. Bir işi aşkla yapmak derler, çünkü o işe özünü katmak demektir. Özüyle olmak demektir. Aşk demek insan olmak demektir. İnsan olabilenlere…
Pazar, Aralık 24, 2023
Bize düşen, her türlü olumsuzluğa rağmen, vefa yokuşunu çıkmaya çalışmaktır. Yokuşun sonunda güzel bir şey olmayabilir, olsun.
Pazartesi, Kasım 20, 2023
Yalnız sevgide kalan sevgiyi bilebilir, yalnız birbirini seven iki kalp birbirini gerçekten tanıyabilir. Tanımak yani geldiğimiz dünyayla temaşa etmek, yaşam gayesi oluşturmak, sonra da sessizce yitip gitmek. Dünya çok küçük, insan çok çok daha küçük, peki hayallerin ucu bucağı neden yok? Sevgi uçsuz bucaksız olana olan özlemin en elde edilebilir hali mi? Herşey bir diğer şeyin ardılıyken, sevginin neyin ardılıdır?
Cuma, Kasım 10, 2023
Notlar
Nasıl ki yüzüm mirasımdır, burnum benim değildir, gözlerim benim değildir yani bütünüyle bedenim benim mülküm değildir. Aslında onlar bendir ama benim değildir. Ne kadar uğraşırsan uğraş varlığını ne kadar değiştirebilirsin ki? Peki cisim benim mülküm değilken, onun sonsuzluğa olan uzantısı olan ruhum nasıl benim olabilir? Gönlüm nasıl benim olabilir? Gönlüm aslında bendir ama benim değildir.
**********
İncilde ağaç meyvelerinden tanınır diyor. Deve dikeninden üzüm toplanmaz diyor. Bizler ortaya koyduğumuz meyvelerle kendimizi tanıtabiliriz. Meyve vermeyen bir ağaç sıkıcıdır. Herkes etrafında dolaşıp acaba bu ağaca bir şey mi oldu diye kendi kendine sorar. Dahası o ağacı hasta ve sağlıksız olmakla suçlarlar. Hatta işin sonunda nihayet kesebilirlerde. İşte insanın içinde bulunan ruh ve cisimden, eğer cisim ruhtaki meyvesizliği yani sevgisizliği(çünkü sevgi insanın meyvesidir) görürse onu kesmeye, yok etmeye kadar götürür. İşte içimizdeki bu dualitenin iyi anlaşabilmesi için sevgiye olan ihtiyacımız, meyvelere olan ihtiyacımız yani kendimizi ifade edebilişimiz her zaman yanı başımızda bizi bekleyen bir gerçekliktir.
Salı, Kasım 07, 2023
Sevgi, sevginin mevcut olduğunu varsaymak suretiyle imar eder. Sen bunu bizzat tecrübe etmedin mi, sevgili dinleyicim? Eğer herhangi biri sana karşı bir hareketiyle veya sözüyle, seni hakikaten imar olmuş hissettirmiş ise bu, sen o kimsenin senin içinde sevgi olduğunu varsaydığını hakikaten capcanlı biçimde hissettiğin içindir. Kierkegaard
Pazartesi, Ekim 23, 2023
İsyan etmeden geçirdiğim her güne yazgımın öğüdünü yazıyorum
Gözlerimi ayırmadan yanlışlarımın kaldığı ufuklardan
Bir türkü tutturuyorum sımsıcak gülümsemeleri anlatan
Belki bir çaredir diye
Beyaz ve bulut bakışlar nefeslerimin arasından geçip gidiyor
Sarmalayışımda nefessiz kalışım hiç aklımdan gitmiyor
Sarmalayışımda gözlerim hiç açılmıyor
Birden keşfediliyorum
Keşfediyorum kendimi
Ne olduğumu hatırlıyorum
Kim olduğumu fısıldıyor rüzgar kulaklarıma
Geceler boyu ovuyorum sızlayan yerini gönlümün
Cumartesi, Eylül 16, 2023
Önce gece geldi
Sonra Eylül
Sonra bir daha gece
Sonra eylül yok
Masum denemez ayların suda bıraktığı izlere
Biri çıksa küfretse eylüle
Sonra otuz dokuz yaşıma küfretse
Ona öyle çok haksızsın da diyemem
Bir de üstüne kendi yüreğinden itilmiş dese
Hoppa o kadar da ileri gitme derim
Ama
Elden gelen bir kahramanlığım da yok
Hatıra defterimde yazılı bu
Kederime biraz yardımın dokunur belki derim en çok cevaben
Ben ne de olsa çok konuşurken birden sessiz kalmaları da severim
Kapının önlerini ve çatı katlarını da önemserim
Ara sırada kendimle konuşur
Kendimle dertleşirim
Sonra eylül
Sonra sonbahar
-dur dur-
Artık sonbahar değil diyorlar eylüle
Yazın son ayıymış
Üstelik denizde hala soğumamış
Madem eylül, madem artık yaz
Hadi üzülmeyelim
Çarşamba, Eylül 06, 2023
Susalım
Herkes kendi
sessizliğinde boğulsun
Var mısın?
Yağmacıları
ve cankurtaranları karşına almamaya
Oralarda bir
yerlerde
Elbet bir
manzara bulacağız
Sessizliğimize
yaraşır sandalyede
İncindiğimiz
yerden incitelim mi?
Kanadını kırılmış
akşamların
Eve dönmeye
niyeti yok ne de olsa gecelerin
Bir iki üç…
Yazamamak kötü şey. Yazamamak kötü şey. Yazamamak berbat bir şey...
Çarşamba, Haziran 14, 2023
Hayat bir toprak hükmünde, varlık ise su. Aşk ise ateş. Ateşin gücü ne toprağı yakmaya yeter, ne suyu. Hayat varlık suyuyla sulandıkça ondan bir hayat ağacı neşet eder. Varlık suladıkça o daha da gürleşir. Ve gürleştikçe daha da büyük. Büyüdükçe aşka yaklaşır. İşte toprağı yakamayan, suya dokunamayan ateş varlık suyuyla beslenen bu hayat ağacını yakar, kül eder. Sonra varlık suları yine sular toprağı. Sonra hayat ağacı tekrar filizlenir ve tekrar seve seve aşk ateşiyle kavrulur. Belki milyon kez böyle olan hayat ağacı ne yanmaktan vazgeçer, ne de filizlenmekten. Hatta yanmak o kadar güzel gelir ki varlık suyuyla seve seve filizlenir daha çabuk yanabilmek için. Hayat işte böyle bir yangın yeridir. Kavrayana…
Pazar, Nisan 02, 2023
Mağaranın Yolcusu
Yolu uzun
Gökyüzünü
sevenlerin
Korku
yürekten silindi mi bir kere
Bir yalnız
adam seğirir orada
Ay
aydınlatamasa da Tanrısını
Bir doğum
gerçekleşir
Topraktan
biten
Taşlar gizler
olan biteni
Çünkü ses,
kulak verdiği vakit yeryüzüne
Katlanması
zor bir hal alır
Dertle
yüklenen omuzlar
Kıvrak bir anlayıştır
kabrin sunduğu
Gemilerin adandığı
gibi dalgasız denizlere
Geçiverir
tüm ihtişamıyla göz önünden
Fakat göz
nasıl görmez?
Kanamış
kanatları Zümrüdüanka’nın
Damlaları
saçılıyor yeryüzüne
Ve bereket
dilenen insanlara
Kavrayışını
yitirmiş bir umut diriliyor
İki bulut
arasından