“Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söylesin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.” Edip Cansever
Geldi çattı gitti yine ekimlerin 27sinden biri daha. Bir
kere gelmiş bulunduğum ve her saniyesinde bana bahşedilen nefes için
şükranlarımı sunduğum hayatı bana verdiği için Allah’a çok teşekkür ederim.
Güzel anılar biriktirdim, iyi insanlar tanıdım, etkileyici şiirler okuyup ketum
şehirlerde gezdim. Hayal edemeyeceğim şeyleri bana yaşattığı için de çok
teşekkür ederim. Bir kere gelmiş bulunduk, mutlu olsak da olmasak zaman
geçiyor. Saçma değil mi, zaman zaten hep geçer. Sanırım giderek daha da olgunlaşıyorum
ve geçmişime baktığımda ne kadar da olgun olduğumu anlıyorum. Yaşadığım
travmalara rağmen sanki şövalye olarak doğmuşum gibi bir hisse kapılıyorum.
17imde yetişkin bir insandım tıpkı 27imde yetişkin olduğum gibi. Zaman sadece
anladıklarımı teyit eden bir süreç gibi işliyor. Yeni hiçbir şey öğrenmiyorum
sanki, tabula rasa baştan başa bir safsata. Çünkü biz Descartes’in askerleriyiz.
Yani hayat seviliyorsun, umarım daha iyilerini bana yaşatırsın ve umarım
ortaklığımız devam eder. saygıyla