Salı, Ocak 12, 2016

Eğitimin İflası

Bugünden 2400 sene önce Sokrates, "kötülük bir bilgisizliktir,  hiç kimse bilerek kötülük etmez." derken kötülüğü bir bilgisizlik hali olarak açıklıyordu. İnsanlık var olduğu günden bu yana bir sonraki neslin en iyi şekilde eğitilmesini talep etmekte ve bunun için uğraş vermektedir. Bunun için onlarca yöntem yüzlerce teknik denenmiş fakat hala ideal sistem bulunamadığı gibi oturmuş bir sistem de dolayısıyla mevcut değildir. Eğitim sorunu anlatıldığının aksine 2., 3. dünya ülkelerinin sorunu değildir, bilakis en gelişmiş ülkelerin dahil yadsınamaz bir eğitim sorunu mevcuttur. Bugüne bir bakış açısı sunmak istersek Sokrates'ten bu yana epey gelişim kaydettik , fakat gittiğimiz yer başladığımız yerin çokta uzağında değil. Fakat Sokrates'e bir itirazla, kötülük bugün bilakis eğitim sisteminden ve bilgiden kaynaklanmakta, en azılı katiller iyi eğitimliler arasından ve kompleks bilgiler süzgecini başarıyla geçmiş insanlar arasından çıkmaktadır. Yani bilgi bugün hiç derde deva olmamakta, merhem olduğunu iddia ettiği yanları ise baldırandan öteye gidememektedir. Eğitimin en önemli vazifesinin "ahlaklı" bir nesil yetiştirme gayesi olduğu aşikardır. Peki bu kadar subjektif bir kavramı nasıl somutlaştıracağız? Ahlak kısa bir tanımla "sorumluluklarını" bilmektir. Sorumluluklarını yani toplumsal normlara uymayı ve onları sürdürmeye istekli olmayı ayrıca bunu yaparken ilahi kavrama dikkat ederek. Sokrates'in sözünü bu anlamda güncelleyerek şunu söylemek istiyorum: "kötülük bir sorumsuzluktur, hiç kimse sorumlu olduğunun bilincindeyken kötülük etmez."

Bir diğer mesele olarak sorumluluğu ele aldığımızda günümüzün en büyük sorunu sorumluluk hissetmeme ve sorumluluk bilinci kazandıramama. Temelde mesele öğrenme değil, bilgi çağında olduğumuz şu günlerde en kolay elde edilen şey bilgi. Mesele bilginin özümsenmesi ve kabullenilmesi. Kabullenmek o kadar zor ki adeta bir direnç ile karşı karşıyayız. Artık zoraki sistemler sökmüyor, yapılan uğraşılar karşılık vermiyor ve "bilinçli öğrenme" asla gerçekleştiremiyoruz. Burada "öğrenmeye dirençli nesil" tam olarak sistemi tıkıyor. "Günlük hayatta bu ne işe yarayacak ki?" diye soru öğrenci tüm hayatı "pragmatist" bir yapıyla karşılıyor ve eğitimini salt bu  uğur ve uğraş için alıyor.  Çokta haksız sayılmayacağını belirterek, yeni bir sistem maalesef öneremiyoruz. Tam da sistemin tıkandığı yer burası. İnsanlık "ahlaki" bir krizde ve bu kriz tam olarak çağımızda maksimize olmuş vaziyette. Pragmatizmle, moralizm arasına sıkışmış kalmış nesle sorumluluk bilincini nasıl vereceğimiz tam bir muamma haline gelmiş durumda.  Yani insan oğlunun tüm eğitim tarihini bir boruya benzetecek olursak tam da bu çağ borunun artık tıkandığı yere denk gelmekte ve biz bunu nasıl açacağımız konusunda somut verilere sahip değiliz. Aklımız karışık, tam olarak " kaos" çağında olduğumuz bugünlerde iyiyle kötünün aynı anda sunulduğunda kötüye olan meylin açıklanamadığı zamanların ıstırabı içinde eğitimin iflasına her gün defalarca şahit oluyoruz. Daha çok oyun, daha çok bilgisayar, daha çok hayata benzetme tam olarak eğitimin ciddiliğini ortadan kaldırmakta ve geriye kuru bir bilgi kalabalığı kalmaktadır. Bakara suresi 102 de bahsedildiği gibi:" Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler." Allah'ın bizi o kimselerden koruması temennisiyle.