Salı, Aralık 01, 2020

Kamburumda Ayrılık

 Sensiz ve sessiz günlerin biriktirdiği

Ayrılık kamburuyla

Gözlerim ufuklarda

Uzanıp öpesim geliyor bulutları

Bulutların ötesinde gözlerin

 

Seni ne nüfus kayıtlarıyla ne de vesikalıklardan tanıyor

Sadece bakışlarınla tanıyor dünyam

Bilirim gölgende serinliyor çöl mahkumları

Aşkımın mesajını alınca yıldızlardan

Rüzgara sormuşsun özgeçmişimi

-Kim bilir nasıldır?-

Oysa göklerdedir benim tarihim

Ellerindedir sıcaklığım

Hatırlarım bugün gibi.


*çok sevdiğim nurullah genc şiirine tekzip.

Pazar, Kasım 29, 2020

Şiirlenelim 🍁

Beni hatırla,

Gece karanlığı basınca

Dost ahbap çekip gittiğinde

Bahçede dolunayı gözleyip esintiyle kucaklaşan

Avare akan sudan başka kimse kalmadığında

Beni hatırla...

Pazar, Kasım 22, 2020

Kelime

Bir dost seslenir uzaklardan

Sevinçli ellerinde dalgalar

Yalnız kendini dinler

Yalnız kendine söyler

Cevap verir mi hayaletler

 

İnsan ne ettendir ne kemikten

İnsan kelimedendir

Susan ve konuşan

Sessizlik cellattır elinde saat

Kırılmış kalp ve güzel söz

Yanaşır limanına anlamların

 

Öğrendi bilmesini gerekenleri

Bildi kabulleneceklerini

Bir cümle daha etti

-Allahım kendime zulmetmemeyi öğret bana-

Hazmetti

Hatmederken ıstıraplarını derin bir nefeste

Altın dolu bir keseydi kelimeler

Anladı.


Perşembe, Ekim 29, 2020

Doğumuma!

En çok ihmal ettiğime, kendime…

Satırları sevdiğim zamanlardan hatıra bir söz: “''bir ömür daha lazım, bu hayattan sonra
çünkü bu ömrümüz sadece umut içinde geçti...''. öylece kaldığımı hatırlıyorum. Kitap orada bitmiş, söz tükenmiş, takat desen kalmamıştı. Ömür böyle işte, böyle yani hep hedeflerin uzağında, beklentilerin gerisinde. Belki o ömür verilse yine üçüncü bir ömür istemekten geri kalmayacağımı bildiğim halde söylüyorum bunu. İnsan dediğin nedir, biraz umut ve çokça beklenti.

Ömür takvimimin yaprağından bir tane daha kopardım. Aslında kopardım sayılmaz, döküldü diyelim. Kim hayatına o kadar hakim ki? Artık daha sessiz, daha az konuşan bir adam oldum neredeyse. 20 yaşındaki halim görse bu halimi heralde “neyin var senin böyle?” diye sorardı. Aslında değişen bir şey yok diyesim geliyor, hala yatmadan önce ılık süt içiyorum, hala bisiklete binip bir yerlere gidiyorum. Daha az kendime geliyorum belki. Kendim ne bilmezken hem de! İnsan dediğin ne bilmeceymiş ama, her gün kendimi tanıma yolunda ilerlediğimi sanarken kazdıkça derine inmekle birlikte üstüme de toprak atıyorum sanki. Bu bilmece hiç çözülecek mi?

Kendim hakkımda kehanetlerim yok, olmadı da aslında. Ben artık düşünmemeyi seçiyorum kendim hakkımda yoksa dünyanın en saçma insanı olduğuma karar vermekten korkuyorum. Karamsar mıyım? Belki biraz. Belki de hiç değilim, sonuçta hepimizin acı eşikleri farklı. Benim karamsarlığım başkalarının mutluluğundan bile mutlu olabilir. Ama mutlu olmak amaç değil ki! Neden tüm satırlar, neden tüm filmler ve sahneler mutluluğu dayatıyor bize? Hani sakinlik nerede! Ah onlar, ah bizler, sükûneti hayatımızdan attık şimdi ne kadar sessiziz değil mi?

36 yıl çabuk geçiyor demeliydim değil mi? Aslında çabuk geçmedi. Hele bazı zamanlar hiç geçmedi. Nasıl geçti şimdi bakınca hayret ediyorum. Hala kendimi o parkta otururken buluyorum. Sanki zaman durmuş ben orada kalmışım. Hala sınavdan önceki gece battaniyeye sarılıp uyumalarım yerli yerinde. Bu kalmışlık duygumu da aşamıyorum. Ben kendimi aşamıyorum. Bir umuttum kendime orada kalıyorum. Ne yapsam tamamlanamıyorum. Belki de insan eksik olandır yeni öğreniyorum.

En sessiz olduğum yılımı geride bırakıyorum. Birileri için dünyanın en felaket yıllarından biri. Hadi güle güle 2020 diyorlar. Kötü olan ne var ki? Büyük savaşımı gördüm, kıtlık mı çektim nedir yani? Diyorum bende. Hep saçmalayışlarım en iyi dostum oluyor. İçimde bir ben bir benle savaşıyor, ben yine aynı savaşta hem galip hem mağlup oluyorum. Sessizliğim savaşı artık izleyebilmemden. Belki bir gün barışımı da izleyebilirim ve en önemlisi kendimle anlaşabilirim. Güzel olana dair, iyi olana dair ve her daim mutlu edene dair sözler söyleyebilirim. Kendi devrimini gerçekleştiremeyen nasıl devrimci olabilir değil mi? Belki o devrim bir gün gerçekleşir ha, sonbaharda doğmuşluğuma inat hem de. Gönlümü biliyorum o ilkbahar. Ayım ekimdir ama ben gerçekte hep mayısımdır. 

https://www.youtube.com/watch?v=A-PN-IZUt8o&list=RDqAEQ_30pIug&index=4

Perşembe, Ekim 15, 2020

Mahzun




Mahzunum şimdi biraz da boynum bükük

Mahcubum kalp ağrılarıma

Her yanımda şahlanıyorken sen oysa

bir girdapta buldum seni

tökezlerken ayaklarım

bahtıma ne düştü hiç bilmedim


uzaklardan bir nota duyulur

incelerden bir ses

hangi derdin türküsünü söyler kim bilir

adım anılır mı?

zaman unutur gider beni yoksa


Çuvallara çığlar doldurdum

Yutkunmalarıma hasretler

Gecelerin alacağı var benden bilirim

Uyuyamadan dönüp durmaların

Pazar, Ekim 04, 2020

Yol

Terkedilmiş şehrin sokaklarında zihnim

Allak bullak, öyle böyle

-Geziniyorum-

Tren yolunu gördün mü dön sola

İlerde yine yokluk

Amasra, Halikarnas ve kilim

Ne saçma değil mi?

Tutsam şimdi

İki rekatlık müsaade istesem

Ne de olsa nasıl olsa

Yol da benim yolcu da benim

Taşlanan da benim

Telaşlanan da.

Kabul görür mü acaba

Bir nefeste.

 

Gözlerim ayırt etmeyi unutmuş uzakları

Ufuksuzluk desen damarlarımda gezinir olmuş

Tutsan ve bir hediye versen

Silinse bu duman

Dağılsa bu yorgunluk tenimden

Sevinmeyi unutmuşum yeni yeni farkına varıyorum

Oysa sevinç denilen şey

Senden dünyaya sunulan bir buket çiçek değil miydi?

Her an yeniden derilen

Cuma, Ağustos 21, 2020

Yapraklar ve İnsanlar

Ben defineci değilim

Oysa evim bir kalıntı üstünde meskun

Yaralar, kanlar, çığlıklar ve yarım kalan hevesler olsa da

Mahal vermiyorum hiçbir saatin yelkovanına

Akrepler tenimin her zerresine zehirlerini zerk etse de

İşlemiyor demir dolaşan kanıma

Başım dik ve ayaklarım yoluna koyulmuş

Yüzün gözümde -eninde sonunda-

Nerede olduğuma şaşırma

Savrulmak yapraklara yakışıyor insanlara değil

Zaman akıp gidiyor

Takvimler yapraklara katışıyor

 

Anlamış olmakla çok çile çektim sanırdım

-Anladım-

Kabullenmek, anlamış olmaktan daha ıstıraplıymış

Bilmek hiçbir yarama merhem olmadı desem de

Merhemlerine yaralar buldum dinmeye hasret

Bildim bilmem gerekenleri

Ve de bildim bilmemem gerekenleri

Zaman akıp gidiyor

Bir ora bir bura

Savrulmak yapraklara yakışıyor insanlara değil.

 

-Savruldum-

 

 

 

 

 

 

 

gün bitti. saat kaç. bitecek mi bir gün savaşımız
hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de
dönüp dönüp arkaya baktığımız
bir dünya kalıntısı üstünde
hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de...

Cuma, Temmuz 17, 2020

Devr-i Alem

Başka devrin çocuğuyum ben
Parfümlerin ve reklamcıların
Mert adamlarsa terk etmiş bu zamanı
Yozlaşmış kelimeler birbirine diye
Bingeşmiş damar
Yanlış yanlış üstünde

Yusuf desen terketti beni ve zekeriya
"Böyle bir zaman olmaz olsun" desem dilimde beddua
-Edemem-
İçimde bir muhammed kaldı çünkü
Rivayetlerle dört nala koşan
Hangi tarafından tutsam bilmem
-Tutamam-

Pazartesi, Haziran 08, 2020

Uyanış


Affan'a...

Şaşkınlığımda gizlenen gülümsemeler
Gidilecek yola olan aşk ve tutku
Acele ederdim hayatta
Ve çokça Allah’a emanet
Merak ettim gecenin bir yarısı uyanıp
Hatırlıyorum şimdi dün gibi
Babaannemden sekaratından hatıra
“Bu çok güzel” deyiş

Kader güzel kelimeymiş senle tanışınca anladım
Kulakların ve yüzün benden bir parçaymış
Alnım ak ve yüzümde çizgiler
Hepsini senin emanetinmiş şimdi uyandım
Dokun bana yumuşak ellerinle
Bakışların bir selam göndersin kalbime
Sev beni ey kudretli
Anlıyorum artık kim daha güçlü

Uzakların ne çekilmez yerlermiş
Vazgeçmeler kolay
Uçurtmalar rengarenk
Toprak daha bir toprak madem
Gel çiçek dikelim bahçemize
Aslanağzı ve gardenya

Hayat saçma sapandır diyor aymazın biri
Yüzünde gördüm, öyle değil burası
Ne kadar anlam varsa
Sende bildim
Ben seni kendimde bildim.

Çarşamba, Mayıs 13, 2020

Doğum

Keşke
Ah keşke
Bir kayığım olsaydı
Ve her akşam
Gözlerinin limanına doğru
Yelkenlerim savrulsaydı.
N.Kabbani

Cuma, Mart 20, 2020

Adam


Bu ne korkaklık! 
Aymazlarla dost olan adam
Hani bir fırt çektiğin sigarandaki duman
Bıçağının bileklerine emaneti 
Bir yüktür yaşamak bu fıtratta
Anlamasan da 
Kırmamak lazım hayatı değil mi?

Uzakları yakın eden bir toplumun vechi
Gidiliyor ama varılamıyor
Mevsimlerde ve hava durumlarında
Küresel ısınma görünmüyor
Kalbindeki soğumayı es geçersek
Kantarın ucundaki adamda korkuyor bu durağanlıktan
Ya ne olacak? Diye soruyor saat başı kalfasına
Kalfa bu,
Bilseydi kalfa kalmazdı
Tüm bu sorulara akıl erseydi
İnsanda kafa kalmazdı

Gecenin bir büyüsü var
Bunu biliyor olmalı fahişeler ve taksiciler
Sararan yüzler endişe içinde
Hayran ve korkak bakıyor adam 
Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Diye soruyor kendine
Söz geçiremiyor kendine bildiği şeylerle. 
Söz bitiyor
Adam kalıyor
Adam kalakalıyor
Yaprak
Kımıldamıyor.

Çarşamba, Mart 18, 2020

Bıçak


Selam söyledim işte selamlaşamadığıma
Uykumu böldüm ve sevdim
Saat tam üçü gösterirken
Terledim, terim katıştı uyuşukluğuma
Bereketli gecelerden geçtim
Sobaların alevlerinden ve tek kişilik kanepelerden de
İpeklerin kozasından
Hanların kapısından da.

Yumrulardan şifa diledim
Saleplerden ve ıhlamurlardan
Allah'a havale ettim ve gittim
Saat tam üçü gösterirken
Sayıkladım saydıklarımı
Korktum, tüylerim diken kaygılarıma
Ertesi gün dedi şeytan
Kork işte yarından
Bu olmuyor böyle besbelli
Kork!
Umudunu kesenlerden ve umut kesilenlerden de.

Pazar, Mart 15, 2020

Bir Kıyamet Alameti Olarak Ben


Sevdim toprağımı seçmeden
Nalburlar doğurdu şehirlerimi
At arabaları ve yularlar
Takıldı peşime
Her şeyden biraz biraz okudum
Azca dirildim
Zamanı tanrı yaşar dedi atalarım
İnsanlar
İnsanlar ölmek için doğar

Aşıma acılar doğradılar
Haklı bir isyanın gebeliğindekiler
Ben toprağıma iman ettim
Kahve kokusuna ve portakal çiçeklerine
Biraz ekmeğe semirdim kuru
Heybemde çokça hayaller
Üstte mavi gök dediler, altta yağız yer
Yaratıldım çamurdan bir ikindi vakti

Üzülmek isyandandır
Kalbe yaramaz
Akşam üstü yürüyüşleri
Ve batışı güneşin oysa
Hatırlatır nefes almayı derin
Bir uykudan uyanır
Mavi gökte yere çalınır
Şehirler de katışır birbiriyle
Zaman dediğinde saatlerde şaşar

Cumartesi, Mart 14, 2020

Tahtalarda Yakarış


Tahtalara oturmuşuz üşümeyen günlerde
Yanına bir benzemez gibi sığınmışım
Şaşkınlıkla izlerken olan biteni
Filizlerde ismin dirilmiş
-Bu bir mucize-
Kabuklarım bağlanmış sonra
İçi dolmuş, dolmuş ve boşalmış birden
Gizliden gizliye söylemeyi unutmuşum
Yıllar oldu kendimde seni saklamışım

İnsansızlık insaf etmiyor
Hep o insanı ararken
Sen oysa insanlardan bir insandın
Bir nisanda
Yakararak dualar ediyordum
“Nolur” demekle başlıyordu her şey
"Olmuyormuş" dediğinde bitiyor
Olmazmış bunu söylemeyi unutmuşum
Yıllar oldu kendimde seni saklamışım

Çarşamba, Mart 11, 2020

Olası Bir Dünya Gününe Yakarış


Kalbi kırıklar burada
Maviyi sevenler ve yeşil giyinenler de
Elini zeytinyağlı sabunla yıkayanlar ve namazdan önce abdest alanlar da
Allaha inananlarda burada
Şeytana sövenlerde

Şehirler korkuyor ikindilerde ve iş çıkışlarında
Yorulanlar ve özleyenler
Baharı yaşamaya çalışıyor
Artık rengi solmuş fotoğraflarda
-Dijital çağda fotoğraflar solmasa da-
Hayata tutunan bir iki papatya
İşe koyuluyor güneşle
Caddeler ve sokaklar daha çok parke taşı ve daha az insan
Yollar endişeli

Allahı bilir ve tanırlar
İddia kuponlarını ve at yarışlarını da
Günahı ve sevabı da bilirler
Rakıyla rokanın anlamsız kafiyesini de
Herkes her şeyi çok anlarken
Bir derin nefes alıp vermekten mahkum
Tutsak olunmuş işte inandıklarına

Tükenmez kalem son kullanımda
Kağıt denilen sanki son kalan papirüs
Katlanılan bir çağ bu
Yaşamaktan çok
Beklenilen

Gökte yalandan bir renk çemberi
Astroitler ve dünyayı teğet geçenler
Küçüklüğüne dalalet insanın
İşaretler içinden bir fişek
Sabırsızlanıyor
Tütün saranlar
Allah’a dua edenler

Pazar, Mart 08, 2020

Bir Bahar Rapsodisi ve Unutmamazlık Üzerine


Kulaklarımda eski bir tını
Bir anıdan geriye kalan
Sıkılmış bir halim vardı oysa
Biraz yorgun ve memur
Dedikodularla işim olmazdı
Çünkü benzemezdi yüzün eskimeyenlere
Yüzün diyorum
o ne ihtişamlı coğrafya

Şimdi bahar ve papatyalar
Bir bukle gül kokusu ve yanılmalar
Postalanmamış mektuplara ekleşip
Kuytularda kaldı şimdi ihtiraslar
Ama bir sevinç sebebidir her ne olursa olsun
Kapının ansızın vurulması yalnızlığa
Kısadır ömür ve kelebekler
Bunu öğrendik hayattan anca
Hatırladıklarımız arasından.