Pazartesi, Aralık 27, 2021

Asûde

Ey asûdem

Toprağıma suyu verenim

Çamurum, hamım

Ateşin nerede?

Bu olmamışlığıma dermanın nerede

Yüz çevirdiğin özüme

Bir selamın nerede

Herşeyden geçtim

Tutunacak dalım nerede


Cuma, Aralık 17, 2021

Affedilmiş

Bazen seni düşünmek o kadar sarıp sarmalıyor ki beni, kendime gelince hayatıma dönmekte zorluk çekiyorum. Sanki iki evrende yaşayan ve her geçişte bir doğum sonrası ciğerleri yanan insanmışçasına, inanmışçasına. Hafızam bir gidiyor bir geliyor, canımı sıkacak onca şey olmasına rağmen hiç biri bana koymuyor. Ve her canımı ısıtan mısrada bu yangın yerini sevmek için bir bahane ararken buluyorum kendimi. Ne güzel bahanelerim var bir bilsen. Ne yolculuklarım var cam kenarlarında giden bir görsen. Tarifleri terk ettim artık, her tarif bir sırrın ifşası gibi geliyor bana. İçimde ne manzaralar büyüttüm, ne anlamlar biriktir bir baksan. Ben bilgisi anlayışına bağışlanmış biriyim, bağışlanmış yani affedilmiş. Atfedilenlerin farkına varmış. Mecazdaki esrarın inceliğini kavrayabilmiş. Kimim ben deyişimdeki sorunun cevabının olduğu yerdeki benim. Ben burada, bu kahır diyarında ne güzel nefesler alıp verir olmuşum. Anlamak, yakın olmakla başlıyor. Bir bakmışım, ben hiç uzak olmamışım ki.  

Cuma, Aralık 03, 2021

Saçmalama

 Mağarada bağıranlar kendi sesinin yankısını duyarlar. İnsan dediğin kendiliğinden kaçamaz orada. Dışarı çıksa kör olacağım diye korkar, üstelik üşüyeceğinden. Bilmez bile dışarısı belki günlük güneşlik. Bir ihtimal de mevsimleri kaçırıyor. Belki hep kar var diye düşünüyordur. Zaman mefhumunu yitiriyordur aslında her rüya görüşünde. Ya da tüm ihtimalleri ters düz eden ve mağaraya dışarıdan bakan adamın yorumlarıysa bunlar? Ya mağara gerçekten mağara değil de cennete açılan bir kapı ise ne düşünürsün? Orada dereler, kuşlar ve çok güzel meyvelerle örülü bahçeler var ise ne yaparsın? Kaçırmanın kıskançlığı damarlarında gezer mi? Kıskançlık evet, bir başkasının yerinde olamamanın zihni allak bullak eden tezahürü. Bir nevi başkalaşamamanın vermiş olduğu sancı. Kıskançlık bir tür sancı değil midir zaten? Ya da kıskançlık değil öykünme. Bir öyküde yer alamayışına öylesine üzülme. Öykünmeler ne derin acılar barındırıyor değil mi? Zaman ne hızlı…  

Çarşamba, Kasım 24, 2021

Mağara

-Nedir durum?

-Hiç

-Ne bakıyorsun aptal aptal o zaman bana

-Çok sevdiğimden mi bilemedim, baktığım hiçbir yüz seninkinden daha güzel görünmedi bana.

Bakış geçmişte kalan bir serap, zihnin en derinine işleyen bir kanaviçe. Fotoğrafların en güzeli, ve güzelliğin en nadir hali. Bir kez gördün mü artık tüm görüşler birler kendini, bir kez birledin mi artık tüm deyişler bereketlenir. Ne çok çoğalır hayaller ve yaşamdan arda kalanlar. Bir hayat yaşanır, bir hayatın yanında. Sözler mağarasına çekilmiş, sanki 7 uyurlar. Bu ne kendine güven, ya uyanmazlarsa?

Perşembe, Ekim 28, 2021

Doğumuma

 “Eğer şükrederseniz nimetlerimi arttıracağım” İbrahim/7

İçimde yaşayan yabancılarla tanıştığım bir yılı daha geride bırakıyorum. Kendi hayat filmimde neler olacak gerçekten meraklı bir şekilde takipteyim. Nasıl ki aynı anne babadan bir sürü birbirine benzemeyen çocuklar viladet etmekteyse, içimizdeki iyi ve kötüden de birçok bize benzemeyen ama biz olan durumlar/kişiler neşet etmektedir. Sıyrıldığımız gerçeklikler hayata dair tutumumuzu kuvvetlendiriyor. Hayata karşı direnç göstermek hepimiz için bir hedef gibi gösterilmeye dursun akıntıyla beraber yüzmenin lezzetini kaçıranlar neyi kaçırdığının farkında değiller. 37 yılı bitiren bir adam(ne denir ki bu yaştaki birine) ve saçlarındaki ak sayısının neredeyse karaları geçeceği yaşların merdiveninde sürüklenen biri için ne güzel geçiyor günler diyebildiğim için bir kez daha şükürler içindeyim. Her yaşımda yüklerimden birini bırakıyorum. Sanırım 36 yaşımda maddiyata dair yükleri bıraktım. Maddiyatın büyüğünde/çoğunda gözüm olmadığı gibi bir merakım dahi olmaz oldu. Çünkü her şey merak etmekle başlar. Ben artık onun ne olduğu konusunda bir merak sahibi bile değilim. Belki de görece varlıklı olan ve ömrü boyunca maddiyattan başka bir şey konuşmayan ama yine de kaybı benim için çok önemli olan dayımın ilk önce yaşadığı durum ve akabindeki vefatı beni bu yönde olgunlaştırdı. Gerçi her yaşta kalender biriydim(Bu kalender mevzusu da çok eskidir, başka şeyleri hep hatırlatıyor ya neyse) ama bu yaşta bu kadar erken bu duygulara sahip olabileceğimi bilmiyordum. Sanırım şükrettikçe nimetlerim arttırılıyor. Bir kere de buna şükredeyim. Allah beni ve kimseyi kaldırması zor şeylerle imtihan etmesin. O zaman son söz:

Ben ol hayrân-ı aşkam kim yitirdim akl u idrâki

Ne âlemden haberdâram ne kendimden hayâlim var

Taşlıcalı Yahyâ

Pazartesi, Ekim 11, 2021

Pazartesi, Eylül 20, 2021

Sıcak

Devamını bir şair getirmeli...Benden bu kadar...

Perşembe, Eylül 16, 2021

Çarşamba, Ağustos 18, 2021

Merhem

Yaralarım hangi sığlığa tahammül edebilir
Yokluğun bu kadar çetinken
Üstelik
Manzaralarım karanlık
Ve
Hüznün anavatanı sanki gönlüm
Çaresizliğim içinde bir hayretkeş uyanır
Heyecanlı ve şaşkın
Bilir misin?
Gamla dolsada dört bir yanım
Yüzün merhemdir dertlerime
Öğren o zaman
Seni görmek çiçek açmaktır bahara
Bir kez olsun koklamak ne şifadır
Buhurlar tüttür odalarda
Rayihan teskindir dertlerime

Salı, Ağustos 17, 2021

Geçer

“Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyleyemez hande-i hürrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer,”

                                                           Neyzen Tevfik

Hayatın en katlanılabilir yanı belki de sürekli bir akış içinde her şeyin gelip geçmesi. Büyük yangınlardan geçtik, günlerce yandık ve bu durum da tek sığınağım bu durumun gelip geçecek olmasıydı. Dayım vefat etti, alışamadım hala ama gelip geçti artık kabullendim. Kabullenmek çok başka, alışamamak çok başka. Özlemleri kabullenip, özlemlere alışamamak da tam olarak böyle. Anlıyorum gittikçe “adem de geçer”. Güzellik yapmaktan, güzel şeyler istemekten gayri elimizden ne gelir? Gelmesin de zaten. Yumuşak olmalı, sabırlı olmalı, Allah’a gerçekten iman etmeli. Bizler gerçekten bazı şeyleri yeterince kavramış olsaydık ne sabırsız olurduk ne de böyle isyankar. Madem ki bir hayat ve Allah vardır, o yüzden kendi başımıza gelenleri yaşarken bir kenarda bu varlığı hep hatırlamalıyız. Bu varlığı hatırlatacak güzellikleri ise hayatımıza her daim konuk etmeliyiz. Hayret makamından ayrılırsak mahvolacağız farkına varmalıyız. Hep diri olalım. Biz ne damlayız, ne okyanus, biz insanoğluyuz.  

Pazartesi, Ağustos 09, 2021

Teselli

Bu hayat teselli bulma yeridir. İyi bir günle, gülen bir yüzle, yaprağa düşen bir çiğ tanesiyle ya da bir şiirin bir mısraının bir kelimesiyle...Tesellilerimiz yoksa aslında hayatımız çok aksak bir şey haline geliyor. Bize yeni teselliler lazım.
Önce dayımı kaybedişim ardından ormanların gözlerimin önünde her gün yanışı beni kabullenmesi zor bir sürece soktu. Bilmekle kabullenmek arasında ki o uçurum gözümün önündeki yangınlar gibi büyüdü gitti. Rüzgar mesela bu aralar korkutuyor, oysa bu mevsimde esen rüzgarın aşığı değil miydim? Oysa şimdi esen rüzgar büyüyen yangınlar demek. İnsan ne çok değişiyor.
Ağaç yanıyor, otlar yanıyor, biriktirilen hatıralar yanıyor. Ve en kötüsünün farkına vardım, hiç biri kül olmuyor. Ağaçlar öyle dimdik ve simsiyah ayakta, aslında ölüler ama uzaktan bakınca sanki ağaçlar. Kül olsalardı hiç olmamış gibi olabilirlerdi. Ama oradalar. Sanki yaşıyorlar ama yoklar. İnsanlar içinde aynısı geçerli sanırım. Yanmak yetmiyor, kül olmak ise kolaycılığa kaçmak oluyor. Öylece kapkara ayakta kalıp teselli bularak yaşayabilmek en zoru oluyor.
İnsan insanda değişiyor. İnsan insansız da değişiyor. Artık yeniliğinden haberdar olamadığın insan kabullenmesen de uzağında oluyor. öyle hissetmesen, öyle olmadığını bilsen de. Dayım da artık bana ne olup bittiğini hiç bilmeyecek. En yakın arkadaşlarım kimler, en çok nereye gittim, en son okuduğum kitap hangisi ya da portakallar bu sene nasıl? Bir sürü cevapsız soruyla öylece orada duracak. Haberdar olamamak çok kötüymüş, biliyordum, anlıyordum şimdi tekrar tekrar yaşıyorum.  Orhan Gencebay'ın söylediği gibi olsun o zaman "Bir teselli ver!". Kendi kendini teskin eden insana teselli bahşedilir ancak. Kendimde meskunum, bu aralar çokça suskun, çokça düşünmekten kaçan ve çokça kendiyle. Kendiliğim en büyük tesellim. Çünkü iyi olmak için umut hep var. 

Cumartesi, Temmuz 31, 2021

26/07/2021e Not

Defter kapandı. Haklı çıkmanın verdiği derin üzüntü ile sonsuzca özlemeye mahkum edildim. Syshos dönencesine bende dahil oldum. Bir ses eksilmedi sadece, bir çok hatıranın sahibi artık hatıra olmaya karar verdi. Üzülmek insana bahşedilmiş en kuvvetli duygulardan biri. Ama şu küçücük hayatımızda ne kadar çok üzülüyoruz, ne kadar çok özlüyoruz ve ne kadar dayanıklıyız. Hevesler bir sonraki hayata kaldı. Selam ile...

Cumartesi, Temmuz 24, 2021

24/07/2021e Not

İki insan tanışınca iki yeni insan oluşur diyorlar ya iki insandan biri özlemeye sonsuza dek mahkum bırakılırsa o artık yeni bir insan değil midir? “Allahtan ümit kesilmez” aslında ümit yok demenin bir başkacasıdır. Tıpkı “Allah bilir” ifadesinin aslında kimsenin bir şey bilmediğini ifade ettiği gibi. Zor günlerin arifesindeyim, belki de en zorları bugünler. Nasıl bir insan olacağımı merak etmiyor değilim. Herkesin hayatında birilerinin yeri hep daha önemlidir. Canım dayım, bence dönülmeyecek yola gitti bugün. İçimin cız edişi ve onun gidişi. Uzun zamandır uğraştığı hastalığı son zamanlarda onu bitap düşürmüştü. Bugün ise boğazına kaçan bir nesne yüzünden nefes alamaz halde hastaneye yetiştirilmiş. İşi çok zor, zaten çok zayıf olan bünyesi buna nasıl dirensin? Bugün hala hayatta ama yarın her şey çok başka olabilir. Ve sonra ben sonsuz özlemle imtihana başlayabilirim. Zaten özlemlerle dolmuş hayatıma çok keskin bir atlayış olacaktır bu durum. Acaba nasıl bir insan olacağım? Ama her şey çok bulanık, ben ise aslında kendime ifade edemeyecek kadar kötü durumdayım. Dik durmanın içimde hayatta kalma mücadelesi verdiği bir süreç bu. Herkesin dayısıyla ya da yakın bir akrabasıyla değişik tecrübeleri vardır. Ama inanıyorum ki benimki olumlu anlamda çok biricik bir yerde duruyor. Her önemli anımda yanımda olan, sürekli telefon eden(bazen bıktıracak kadar, günde 15i bulduğu oluyordu) birinin birdenbire hayatınızdan çıkması sizi nasıl değiştirmez? Umarım ben ve hislerim yanılır. Bu yazı kötü düşüncelerin bir kusmuğu olarak kenarda yerini alır. Ve ben belki de aynı insan olarak hayatıma devam edebilirim. Dua ile…

 

Pazar, Haziran 20, 2021

Yenilenme

 "İki insan tanıştığında, her biri karşısındaki aracılığıyla değişir; böylece iki yeni insan oluşur." Kemal Sayar

İnsan kendisiyle ve kendiliğiyle kaldığında eskiyiveriyor. Hep aynı ev, hep aynı sokak, hep aynı insanlar, hatta hep aynı kanepeye oturup telefonunu karıştırmak…Bu kadar aynılık varken nasıl yenilenebiliriz? Tabi ki çok zor. Peki nedir yenilenmek? Yenilenmek hayatı yaşanılabilir kılan şeydir. Yeri geliyor yaşam enerjimiz düşüyor, mücadele gücümüz de keza, çünkü ruhumuzu restore etmeyi unutuyoruz. Elbet kendimizden kopamayız. Ama kendiliğimizden kopup yeni bir kendilik elde edebiliriz. Tolstoy’un dediği gibi “ Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir...” yani etkileşim… Yani yenilenme sürecinin başlaması. Yenilenmek yenilmeyi kabul etmemektir. Yenilmeyenlere ve eskimeyenlere selamla…

Perşembe, Haziran 17, 2021

Iska

 “Sürekli bir anlam ararsan, gerçekleşmekte olan her şeyi ıskalayacaksın” Tarkovski

Hayatımız sanrılarımızın bir ürünü. Çoğu şey somut alemde yaşananla paralel ilerlemiyor. Kendi zihin dünyamızdaki kabullerimizden yola çıkarak yargılıyoruz hem çevremizi hem kendimizi. Bunun sonucu olarak bazılarına hak etmediği kadar değer verirken bazılarına ise değerinin çok altında ilgi gösteriyoruz. Bu insanlığın trajedik ikilemi. Hayata karşı gelmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir, sadece akıntıya karşı nasıl yüzüleceğini bilirsen ilerleyebilirsin. Yani akıntıya karşı yüzülmez koca bir safsata. Gitmen gereken yer artık gerideyse başka ne çaren olabilir ki? Hayat kendi anlam sürecimizin keşfiyle ilerliyor. İşte burada anlam sürecimiz anda gerçekleşmekte olan gerçeklikle örtüşüyor mu? Örtüşmüyorsa işte hayal kırıklıkları o kadar fazla oluyor. Ya da tam tersi, çok küçük bir şey olduğunda “işte tam da düşündüğüm gibi” diyerek kendimizi yarı tanrısal forma dönüştürmekte kısa vadeli tatmin sağlasa da yine dönüp dolaşıp hayal kırıklığı olarak bize dönüyor. Peki nereye dönmeliyiz? Eve, kendine? Hayır hiç birisine, gerçekleşmekte olanın seyrine dönmeliyiz. Yapabileceklerimizi yapmalı, yapamayacaklarımız içinse isyana düşmemeliyiz. Düzeltmediğin gerçekliklerin seni esir almasına izin vermemelisin. Çünkü insan sadece özgürken kendine ifade edebilir. Asla anlam aranmasın demiyorum, burada yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim, sürekli anlam aranmasın diyorum. Çünkü hepimiz kabul etmek zorundayız ki bazen hayat anlamak için çok hızlı. Biz anlayıncaya kadar yeni bir anlam dev gibi karşımızda dikiliyor. Yetişemeyince bocalıyor, bocaladıkça kendimizden soğuyoruz. İnsan anlam aramaya kendini severek başlamalı. En mutlu insan, kendisiyle savaşmayandır.

Perşembe, Haziran 03, 2021

Melek

 Uzaklardan bir kanat sesi

Meleklerin selamı var

Farkında değilsin belki

Sağanakların sana yardımı var

Yüzün güleç ve gönlün geniş

Ellerin bin bereket

Ama

Ah ne yaptın

Bu kadar dövüşerek kendinle

Kim galip gelmiş bu savaştan?

Muharebelerden mi umudun?

Oysa suretinde sevgi

Gözlerinde gülümseme

Terk etmedi seni.

Perşembe, Mayıs 13, 2021

İlkbahar

 


İlkbahar

 

Bir çiçek yoktur ki denk olsun

Büyüleyici yüzüne senin.

Çünkü çiçeklerin içinde sen,

Dikenlerin içindeki gül gibisin.

 

Ey her derde deva olan hazine!

Bak da gör dertlileri!

Merhem senin elindeyken

Yaralı bırakıyorsun bizi.

 

Lazım bir ömür daha;

Ölümümüzden sonra.

Zira süren ömrümüz

Geçti umutlanmakla.

Sadi Şirazi

 

Bir ömür daha lazım bize öldükten sonra, çünkü şimdiki ömrümüz umutlanmakla geçti…

İnsan olmanın doğasını anlatan en güzel sözler içinde üst sıraya koyuyorum bu sözü. Hepimiz güzel bir tasarımın kötü uygulayıcıları olarak yer alıyoruz burada. Dağlar, ağaçlar, çiçekler bu kadar güzelken, aslında muhabbetlerde bu kadar güzelken biz neler yapıyoruz? Biz ihtimallerden bir hayat kurmaktansa hayal kurmayı tercih edenleriz. Yazık mı? Belki de böylesi hep güzel ama farkında değiliz. Farkındalıksız varlıklarız yaşadıklarımızın dışındakilere. Oysa ilk bahar ne güzeldir, ve seversen gam da ne güzeldir. Merhem istemezsin, bir kere alışırsan. Bilirsin merhem uyuşturur. Ama uyuşmak istemezsin, yaşamak ve görmek istersin. Yoksa anlatacak o kadar çok güzellik var ki ne ömür yeter ne kelime. Hani böyle hayran olunan manzaranın karşısına geçip saatlerce ona bakmak gibi. Gözlerine bakmak gibi…

Gülümseyen yüz çiçeklerden güzeldir, ses tonu kadifeden yumuşaktır eğer sevecense. Her şey insanda olup biter, alemde insanda yaşar, kalem de. Yaz yazabildiğin kadar, kalem sustuğunda insan da susar. Ve kalem her daim aynı şeyleri yazıyor diye de ona kızma. Kalemin işi değildir vuslat yazmak, kalem matemden yapılmadır elimizde. Kalemi kırılmak o kadar da kötü olmasa böyle düşününce. Kalemi kırılanlara selam olsun! Ve her daim huzur bizimle olsun. Şeyh Galib’in dediği gibi:

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

 

Özlem ve metanetle…

Nice mayıslara…

Pazartesi, Mayıs 10, 2021

Arama-Kurtarma

Ne ilginç bir gündü. Gece 2:30 da kabusla uyanmak neyse artık. Aslında ne kadar kabus sayılır bilmiyorum ama uyandığımda üşüyordum. Bir arkadaşın evindeydim, evine girdiğimde mutfakta yatıyordu. Sonra ben öteki odaya geçtiğimde mutfakta yatanın o olmadığını anlamıştım. Ve mutfaktaki ocaktan aldığım sıcak suyu yatakta uyuyan adama boca etmiştim. Akabinde uyandım. Uyandığımda telefonumda çağrı gördüm. Bir dağ köyünde 95 yaşında bir nene kaybolmuş. Arkadaşlar aramaya çıkacaklarmış. Gelir misin diye sorulan bir çağrıymış. Gelirim dedim, haliyle. Sabah 6’da evden çıkıp 6:30 da olay mahallindeydik. Köylülerde geceden beri aramalarına karşı bulamamışlar. Sabah gün ağarmadan aramaya ise yeniden başlamışlar. Sahi 95 yaşında ve Alzheimer hastası yaşlı bir kadın en uzak nereye gidebilir? Üstelik coğrafya dağlık. Sağlıklı insanlar zor yürüyor. Neyse bu yaşlı kadının kedileri ha bire bir yerlere gidip geliyorlar. Kedileri takip etmek artık oradan birilerinin aklına geldi demek ki,  kedileri takip ettiklerinde belki 40 kere geçtikleri yerin 6 metre aşağısında beline kadar suyun içinde uzanıyor bulmuşlar yaşlı neneyi. Neyse ki sağdı. Bu da tesellimiz oldu. Kedilerde yeri geldiğinde köpekler kadar başarılıymış demek geçti içimden. Sonrasında bir delikanlı yanımıza geldi, çay içer misiniz? diye sordu. Daha sonra da niyetli misiniz? diye. Evet, niyetliyiz dedi. Allah beni affetsin ben inançsızım dedi. Cebinden yarım litrelik bir su şişesi çıkardı. İçinde kaçak viski var dedi. Buna inanıyorum ben dedi. İyi inanmalar dedik bizde. İlginç tabi, Allah affetsinmiş ama inanmıyormuş. Hala o cümleyi zihnimde döndürüyorum. Herhalde viskinin yan etkisi diye düşünüyorum. Neyse zihnimde kalacağına burada kalsın diye düşündüm, yoksa burası bir günlük değil. Nenemde kendi dikkat etsin.

Pazar, Nisan 25, 2021

Yusuf

Yusuf'un sözleri toprak

Yusuf'un bal damlıyor ağzından

Yusuf öfkeleniyor ara sıra

Yusuf damlıyor karın ağrılarına

Yusuf söyleyemiyor gerçekleri

Yusuf kurtaramıyor kendini kuyudan

Yusuf'un kimlik kartı da kaybolmuş

Yusuf ekmeğini taştan çıkartıyor

Yusuf kalbini taşıyor elleriyle

Yusuf revolveri güvenliksiz taşıyor

Yusuf az uyuyor

Yusuf toto oynuyor 

Yusuf minibüsteki insanları sevmiyor

Yusuf arkeolojiye de meraklı

Yusuf ölümlerden şarkı beğeniyor kendine

Yusuf bir umut var bir umut yok

Yusuf'ta bir namlu, namlunun ucunda bir serçe var

Yusuf müptela kahveye

Yusuf mars etmeyi de seviyor tavlada

Yusuf izliyor kargayı

Yusuf kardeşlerini öldürmüş

Yusuf kapatmış kuyuyu 9 takside

Yusuf Yusuf olalı böyle işkence görmemiş.

Perşembe, Nisan 22, 2021

Sığla

Dergimiz Muğla'dan tüm Türkiye'ye sesleniyor. Çeşitli arkadaşlarla bir çok konuda yazıyoruz. Her ay ilginç konularla belki de artık okunmayan edebiyat dergilerinin nostaljisini yaşatmaya çalışıyoruz. Belki de eskiye özlem duyduğumuz için kendimizi böyle kandırıyoruz. Ama her ne olursa olsun içinde "emek" olan her iş özeldir. Özel olanlarla özel yaşayabilmek adına tüm mücadelemiz. Yoksa her şey gecici Allah Baki.
 

Pazartesi, Nisan 19, 2021

Özlem

Özlem insanın kendiliğidir. İçinde bulunduğu mekandan ve insanlardan bağımsızdır. Coğrafya ve tarih fark etmeksizin içinde yaşanılandır. Azca unutulan, çokça hatırlanandır. Özlem insanın ruhunun en iyi arkadaşıdır. Bu bazen huysuzluk yapan bir arkadaş olsa bile. İnsanı bu duyguya iten nedir peki? Bu duygu aslında, beynimizin bizim yerimize paralel evrende yaşadığı bir hayat ile mevcut hayat arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Mevcut ile olması istenen arasındaki uyumsuzluk bize özlem olarak geri dönüyor yani. Bu paralellik gerçekle arasında ne kadar mesafe bırakırsa özlemin ağırlığı o denli artmaktadır. Gerçeğe yaklaşan her zihinse bu durumu katlanılabilir kılacaktır. Bir diğer etki tabi ki Gestalt Psikolojinin bize anlattığı şey. Yani eksik parçaları zihnimize göre tamamlıyoruz. Yani beyin aslında bildikleri üstünden sürprize yer vermeyecek tahminlerde bulunarak eksik parçaları tamamlıyor.  Umduğumuz aslında gerçeği tam olarak karşılamayabilir bu bakımdan. Eninde sonunda öngördüklerimiz geçmiş yaşantılarımızın kölesidir. Ne de olsa umut, beklentinin köpeğidir.

Perşembe, Nisan 01, 2021

Yorgun

 

Aylaklığım yorgun düşmüş

Çıkamıyor huzuruna

Ne nümayiş kalmış zihnimde ne temaşa

Yalnız bir uyku, derin bir uyku istiyor

Tevatür diyorlar

Vuslat nedir bilmiyorlar

Ben bu yolda yalın ayaklarımla çokça yürüdüm

Islandı gençliğim

Eylül yağmurlarında

Pazar, Mart 14, 2021

Yalnız Ruh

Yollarına özlemler ekiyorum

Her kavuşma bir papatya

Sayfalar doğuruluyor ve doluyor

-Sessizlik-

Bir çocuk çığlığı yankılanıyor

Toynaklarında atların

 

Dişlerimde sıkkınlığı var hala

Hayata dalıp gitmenin

Elbet bir bedeli olacak

Ruhumu yalnız bırakmanın

Ne sözler söylenecek

Ne güzeller geçecek

Bir korsan gemisi yanaşacak şimdi

Ne varsa alacak

Düşleri, terkleri ve hatıraları

Çarşamba, Mart 10, 2021

Bir Sen Bir Ben

Tık tık,

Uyandı ruhlar

Gecenin karanlığında hem de

Rüya değil bu her halinden belli

Yıldızlardan uzanamaz yoksa bu el

Hatırladım

Yuğdum kirlerimi

Ellerinde arındım dünyaya

Ellerim köklerine uzanmış ağacın

Ellerim bir papatyaya dokunurken

Çiçekleniyor görmüyor musun bahara

Dimağında pınarlar.



 

There are defeats that have more dignity than a victory./Borges

 


Çarşamba, Şubat 24, 2021

Yanlış

 Yer: Dalaman Tren Garı. Ne saçma değil mi? En yakın trenin 200 kilometreden daha uzakta olduğu bir yer için kesinlikle öyle. Ne var ki tarih bizi saçmalıklarıyla karşı karşıya bırakıyor. Bir zamanların Mısır Hidivi sahip olduğu Dalaman topraklarının bereketinden etkilenecek olsa gerek buraya bir av köşkü yaptırmaya karar veriyor. Yaşamış olduğu Mısır'a da bir tren garı. Bunun için bir fransız firmasıyla anlaşıyor. Anlaşma şöyle: Dalaman'a bir av köşkü, İskenderiye'ye bir tren garı. Fakat masal olmamasına rağmen nasıl olduysa yolda gemiler limanları karıştırıyor. Ve av köşkünün malzemeleri İskenderiye'ye, tren garının malzemeleri ise dalamana geliyor. Zorlu şartlarla develerle ve eşeklerle malzemeler çekiliyor. Bundan 120 sene önce vuku buluyor bu olay. Henüz kerevetene çıkılmamış ancak gar malzemeleri yapılacağı yere çoktan gelmişti. Bina bir güzel inşa ediliyor. Öyle küçük değil, yaklaşık 500 metrekare. Gişesi yapılıyor hatta tren yolu gelir heralde diye önüne rayları bile döşeniyor. Ağacı kıt, av hayvanı da bir o kadar az olan İskenderiye'ye de av köşkü muntazaman yapılıyor. Sonuç? hatanın farkına varılmasına varılıyor ama inşaatlar çoktan bitmiş oluyor. Böylece hiç tren gelmeyecek ve 120 yıl sonra hala gelmesi bile mümkün görünmeyen yere bu tren garı yapılıyor. 

Gelelim olayın vehametine. Burası bir tren garı mıydı gerçekten? Binasının bir tren garı kopyası olması onu tren garı yapar mı? Yani hiç ayrılıkların yaşanmamış olması, üstelik hiç kimseninde kavuşamaması bir tren garı için ıstırap değil midir? Ruhu sıyrılmış ve ona bir mintan giydirilmiş müsamereden bir sahne gibi. Düşünüyorum ve diyorum ki burası dünyanın en acınası tren garı. Hikayesi etkileyici ve çarpıcı ama tüm çarpıcılığı bir yanlışlığa dayanıyor. Yanlış olan ilgi çekici olabiliyor demek ki. Oysa etkileyicilik yaşanmışlıkla olması gerekmez miydi? Son anda treni kaçırdığı için sınavına yetişemeyen bir lise talebesinin acısını hissetmesi gerekmez miydi? Hangisini gördü? hiç birini. Bundan sonra ola ola jandarma binası oluyor zaten. Sonra da müdürlük binası. Sanırım böylesi ruhuna daha uygun. Gişenin olduğu yere de memur zaten çocuğunun fotoğrafını koymuş. Ben öylece baktım. ve anlattım, evet çok yakında mini bir belgeselde anlatıcı olarak size burayı tanıtacağım. O zamana dek görüşmek üzere.

Salı, Şubat 09, 2021

Kovuğa Sıkışan Varlık


Bir kovuğun içine sızan suyun balçıkla sıvanmasıymış varlığım

Çok uzaklarda, bilmem nerede?

Belki ta Çin'de

İnsan doğmuşum haberim yokmuş

Ruhuma ruhundan üflemişler,

Anlamışım

Bir şamanın kehanetinde

Gelecekten haber olmuşum

Şimdi onun elleri kürek kemiğimde

Mutluluk mümkün mü onu gösteriyor

Oysa ben ,

On nehirde, on şehirde, on bozgun yaşamışım

Gündüz güneşi, gece ay ve kutup yıldızını görürken

Yolumu kaybetmişim

Bulur muyum?

Ha gayret.


Salı, Şubat 02, 2021

Rüzgarlı Bir Günde Toprakların Debelenişi


Haber yok şimdi yağmurlardan

Kıtlık düşmüş diyorlar ülkeme

Ben nedense kıyısındaydım bu kabusun

Bayılmışım çokça

Sesim çıkmaz olmuş

Vahametim farkındalıksız

Nedir bu olanlar?

Siyaset, ekonomi, reel politik ve sanat


Gönlü bol olanlar arz ediyor topraklara

Tohumlarsa artık inat etmişler bir kere

Filize hasret insanlara

Bir nisanda dirilmemek yakışır mı hiç başaklara?

Bereket bizi terk etti mi bu ilkbaharda?

Donuklaştı bakışlar böyle bir yanılsamada.


Sessizlik ne çok yakışıyor 

Dalga sesleri, kuş sesleri ve ormanın o uğultusu varken

Uçurumlarda çokça dolaştım ülkemi düşünürken

Ve ben her şeyin farkındayım

Bozgunlar yaşamış kalbimin ve güzel kokuların

Alacağı var rüzgarlardan


Pazar, Ocak 31, 2021

Küba

Çok şükür yazım yayınlandı. Burada genelde yaptığımın çok dışında bir gezi yazısıyla mevzubahis dergisine katkıda bulundum. Dergi e-dergi olarak yayınlanma kararı alınca artık dergi göndereceğim arkadaşlarımdan en fazla özür dileyebilirim. Keyifli okumalar. 




 



Salı, Ocak 19, 2021

Miras Olarak Hüzün

Bir sıkıntı sızlıyor içimde

Sebebi olmalı bunun

Gecenin bir sahibi olmalı

Şimdi üşüdüğüm çukurun

Bir çıkışı olmalı

 

Bir gülümsemeydi özlediğim

Beni sabahlara eriştiren

Yalın ayak ve yorganlar

Çokça öpüşler

Sonra

Sonra vazgeçişler

 

Gündüzler ne çabuk kaçıyor takvimlerden

Miras bırakarak hüzünleri

Güvercinler desen  görünmüyor artık ve ibibikler de ortada yok

Küçük ve narin bir savaşın ortasında

Yerimde yeller esiyor

Kimsenin haberi yok



Cuma, Ocak 01, 2021

Yeni Yıla Düşen Çiğ Tanesi

Her gün bir daha fark ediyorum

Gittiğim yıllardan sensizliği kovuyorum

Takvimler yüzünden bir parçayken

Bir an seni görünce anlıyorum

Hiç eksilmeden bereketleniyor sevgin

Şehirler seninle daha bir  şehir 

Çiçekler ve dikenler daha bir kutsal

Teninde akarken tenim

-7 derecede ellerim ısınırdı

Sen benim çiğ tanem

Hissediyorum çok yakınsın

Hissediyorum tam buradasın

Ruhum konuşuyor seninle

Evim senin yüreğindedir buna şahidim

Safça göklere uzanıyor gözlerim

Ufuklardasın

Evim sen ne uzaktasın

Evim sen ne yakınsın

Yıldızları döndürüyorsun farkında mısın?