Çarşamba, Şubat 04, 2015

Kahvehane müdavimi 5

-Soba yanıyor mu Behçet Abi?
-(Kızaran yanaklarındaki gülümsemeyle) Yanmaz mı hiç, yanıyor yanıyor, otur gel.
-Cehennem gibi mi?
-Hayır ana kucağı gibi.
Behçet Abi tam bir zihin avcısıydı, beni özellikle beynimden vurma konusunda uzmanlaşmıştı. Hep aynı yerde, hep aynı sandalyede, hep aynı bakışlarla ve hep farklı düşüncelerle karşılardı beni. Her ne dese, her ne olsa hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi hissettirirdi üstelik bunu tamamen farklı düşüncelerin dehlizlerinde bile başarabilirdi. Hani sanki yanında yok olduğumuz insanlar vardı,  Behçet Abi tam da öylelerindendi işte. Bir kader kitabı okuyucusu gibi. Sayfalar ağır ağır çevrilir, saniyeleri dakikalar takip eder ve ruh intihara meyleder. İnsanın ruhu intihar meraklısıdır. Ortalama bir insan ruhu günde defalarca intihar eder. Sanırım ruhumuzu bedenimizden ayıran en önemli özellik bu: Öldükçe dirilebilen.  Ya beden? Henüz ölüm sonrasını tecrübe etmediğim için bu soruya net bir cevap verebilme şansım yok, aslında kimsenin yok, Behçet Abinin bile.
-Neler oluyor Behçet Abi?
-Olması gerekenler oluyor.
-O ne demek?
-İşte olması gerekenler sıraya geçiyor, sonra sırasını savıyor bir sonraki geliyor. Bir daire etrafında sürekli koşan hamsterlar gibi daha çok koşmak bir yere götürmüyor aslında ama olması gerekenler oluyor.
-Neler yani?
-Bulutlar yağmura, çocuklar gençlere, kitaplar küllere ve hayatlar ölüme devşiriliyor.
-Her şey olağan yani?
-Evet hem de her zaman ki gibi evlat.
Neden bazı insanları anlamıyoruz, neden bazı insanlar soru işaretlerinden başka bir şey sunmuyorlar bize. İlkokul öğretmenim insanları ikiye ayırmıştı; güzel soru sorabilen insanlar ve güzel cevaplar verebilen insanlar. Güzel cevaplar verebilen insanlar nerede?
-Cevaplar nerede Behçet Abi?
-(Suskun ve mağrur bir bakışla başı öne eğik) Aradığım ama bulamadığım yerde.
-Belki de olmayan cevaplar ha.
-Kim bilir belki de.
Aklıma güzel sorular geliyordu. Bazı cevaplarım ise zaten vardı. Mesela yaşlı ve kirli bıyıklı insanların asla aşık olamayacakları gerçeği gibi. Acaba Behçet Abiye böyle bir soru sorsam ne cevap verirdi bana. Ya da yine sorular mı sorardı cevaplayamayışlarım üzerine.
-Behçet Abi, sen hiç aşık oldun mu?
-Hatırladıklarım var tabi.
-Nasıl hatırladıklarım var, oldun mu olmadın mı?
Kirli bıyıklarından sarı dişlerine uzanan hınzır bir gülümsemeyle başladı anlatmaya:
-20,21 yaşlarındayım, beni seven bir kız var. Lakin ben ona gönül bağlamamışım. Ama onun yanında öyle bir kız var ki hani elini uzatsan aya değecek gibi hissettiren bir kız. İşte ben ona meftun olmuşum.
-E ne oldu yani? Meftunluğun bir işe yaradı mı?
-Bir süre için evet.
-Sevdim diyorsun.
- Ne sevmek, hani bir kere bakarsın ve başka kimseyi göremezsin aynen öyle şeyler. Tabi eski hikaye o duyguyu şimdi bir filmdeki sahne gibi hatırlıyorum.
-E ne oldu peki? Anlaşılan ortada bir kavuşma yok.
-Yok tabi, olsaydı şuan ona küfrediyor olurdum muhtemelen.Karı kocaların en büyük ortak özellikleri değil midir birbirinden kıyasıya şikayet etmek. E doğal olarak 7/24 yaşadığın bir insanın eksiklerini göremeden olmuyor. Bir de  evlat, bir erkek 20sinde ve 80nde duygusaldır, aradaki tüm yaşlarda kadınlara küfredebilir.
-80 Yaşında bir dedem var ve hiç duygusal değil.
-Demek ki 20 yaşında da değilmiş.
-E peki sonra?
-Sevdiğim kız fakirdi,  yani ailesi fakirdi. Sonradan fakirin birine verdiler.
-Ya sen?
-Ben mi? Kişiliğini kendinden saklayan ben hiç olamazdım ki. Kızın babası çağırdı, küfretti, bağırdı çağırdı, bende sana verecek kız yok dedi.
-E peki hiç direnmedin mi? Israr? Aşkın çoğu ısrardan ve esrardan geçer derler.
-Yok be evlat, hep hayal etmiştim aslında. Bir adam gelecek, al şu paraları ve kızımdan vazgeç diyecek. Sonra paraları alacağım ve kızın hayatından tüyeceğim.
-Yani?
-Babası fakirdi, o ayki rızkını zor çıkarıyordu ama sağlam inattı. Hani iki cihan bir araya gelse, Sultan Süleyman dirilse fermanını dinlemeyecek cinsten. Sonra vazgeçtim bende, uğraşamam dedim. Biz aşkı beleşe vazgeçirilendeniz evlat, beleşe aşkını tepetaklak edenlerden.
-Keşke üç kuruş bir şey atsaydı bari.

-Çayları da bana kilitledi vazgeçtim paradan.