Salı, Mart 12, 2024

Ramazanın İlk Günü

Ramazan, sahur ve iftar. Ramazanlardan bir gün, başı belli sonu belli bir süreç. Bizi yaşatanın o olduğunu bildiğimiz için geçirdiğimiz bir süreç. Oruç başlı başına bir arınma, başlı başına bir varoluş süreci. Oruç seni üzüyorsa, yüzünü astırıyorsa, sabrını zorluyorsa, teslimiyetini sorgulatıyorsa ne kadar oruçtur değil mi? Bu ay böyle gelip geçecek en nihayetinde ve sonra bir yenisi gelecek. Sonra bir gün bizim için gelmeyecek. Yaşamak güzeldir, yaşadığını bilmek daha güzeldir. Peki ya aşkı bilmek? Aşk bir arınma, bir varoluş süreci değil midir? Aşkla tanışmak, aşkı tanımak, aşk tarafından sevilmek doyurulmak ne güzel sahurdur bilir misin? Ve yediğin o son lokma neyse aşka son bakış da odur. Yeni buluşmaya atılmış bir adımdır. Ve sonra aşksızlık. Yolun sonunda aşk olduğunu bildiğim bir aşksızlık. Aşk yokluğunda yüzünü astırıyorsa bu aşk olamaz ki, aşk yokluğunda sinirlendiriyorsa bu da aşk olamaz ki. Sabırla beklemek, aşkın verdiği arınmayı hücrelerinde hissetmek, sürecin kendisinin sonucun kendisi kadar önemli olduğunun farkına varmaktır. Bizi yaşatan nasıl oysa bu aşkı yaşatan da odur. Aşk dolu fotoğrafların olduğu bir odada saatimi kaybetmiş durumdayım. İftara ne kadar var bilmiyorum! Odam çok güzel, aşk çok güzel, eğer bir saatim olsaydı belki ona bakardım, aşkın sabırsızlığını yaşardım. Oysa şimdi her an sabırsız her an çok sabırlıyım. Elbet güzeldir güzel olan, elbet güzel olacaktır aşkın olduğun yer. Benim okunacak bir ezanım var iftar vakti geldiğinde. 

Hiç yorum yok: